Ekrem Deniz Kimdir?
- Ekrem Deniz
- 23 Eyl
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 saat önce
Web sitemin hakkında kısmını yazdım ama burada kendimin şifacı yönünü yazmaya çalışacağım. İnsanın kendi mizacını anlatması zordur.
Şifacılığa ilk başladığımda aynı zamanda ticaretle uğraşıyordum. Ticaret hiç bana göre değildi. Eşim hep "sen ticaret yapma" derdi. Çünkü hemoroide yani basura iyi gelen bitkisel bir hap satıyorduk. Ürün çok iyiydi. Kendimde aynı sorun vardı ve şikayetimden kurtulmuştum. Ama satın alan herkes memnun değildi. Nadir de olsa işe yaramadı diyen oluyordu. Bana telefonda herkeste işe yarıyor mu diyene, yaramadığı oluyor diyordum ve hasta almaktan vazgeçiyordu. Doğruyu söylediğim için, belki çok fayda görecek kişi bu faydadan mahrum oluyordu. Ben dürüst olayım, buna rağmen alan alsın kullansın diye düşünüyordum. (Bu işten 2010 yılında ortalama 55.000TL aylık kazancımız oluyordu.)
Sonra şifacılık süreci başladı... İlk zamanlar tek sorun ile insanlar bana geliyordu. Başım ağrıyor. Astımım var. Fıtık var. vb. Gelen kişilerin sadece söylediği soruna müdahale ediyordum. Ücreti nasıl alacağımı bilmediğimden, bir de ne kadar fayda görecekler bilmediğimden rakam söylemeye çekiniyordum. Pandemi başlamadan hemen önce ilk hastalarıma böyle baktım: "Ne ücret verirsen ver. Gönlünden ne geçiyorsa ver." 1 kutu leblebi getiren bile oldu. Kendi ördüğü bir şeyleri getirenler de oldu. Sabit ücretim yoktu. 50TL ye kansere müdahale ettiğim bir dönemdi. 50 rakamını öylesine söylemiyorum. İktidarsızlık sorunum var diyip, 100TL verip çıkan olmuştu çok değil 5 sene önce. Hatta sonra başka arkadaşlarını da getirdi aynı kişi. İnsanlar memnundu ama para vermek istemiyordu kimse.
Ben sabit bir ücretim olsun istedim. Ama nasıl bir rakam söyleyeyim bilemedim. "Hak yemeyim. Ya hasta iyileşmezse" düşüncesi vardı. Sonra gelen hastayı dinliyordum, içimden gelen rakam neyse onu söylüyordum. Ama baktım ki bu yanlış anlaşılmalara sebep oluyordu. Çünkü en basitinden migrenin 13 farklı sebebi vardır. Migren sebebiyle ile gelen 2 farklı hastaya 2 farklı fiyat söylemişim. Dışarıda bu, Ekrem bey tutturduğu rakamı söylüyor gibi algılanmıştı. Ama her koşulda prensibim 0,8gram altın tutarı neyse onu geçmemekti. 2020 yılında 1 gram altın 290TL ydi. Ben de seans ücreti 230u geçmeyecek şekilde fiyat söylüyordum ama farklı rakam söylemem yanlış yorumlara yol açtı diye fiyatı sabitledim ve ofiste her yere yazdım. Seans ücreti 0,8 gram altın karşılığıdır diye. İnsanlar hesaplama yapmasın diye ilk başlarda 200TL ye sabitledim. Altın fiyatı arttıkça seans ücretini değiştirmek durumunda kaldım. (Osmanlı döneminde bazı şifacılar 0,8gram altın karşılığı ücret alıyor diye bu rakamı belirlemiştim.)
Zaman geçtikçe, yapabildiklerim değişti ve müdahale ettiğim konular hastalıklar ve müdahale hızım değişti. 2020 yılında mide kanseri vakası geldiğinde 7 seans sürerken, şuan mide kanseri vakasına 1 seans yeterli görüyorum. Bir hizmetin fiyatını belirlemek gerçekten zor. Yaptığım iş biyoenerji değil. Farklı bir şifa yöntemiydi.
Eskiden sadece soruna müdahale ederken, bu düşüncenin doğru olmadığını gördüm. Doğru bir şifalanma için tüm vücuda ve görünmeyen enerji bedenleri vb. hepsine müdahale ile mümkün. Tıp ilmi gibi branşlaşarak müdahale her zaman doğru sonuç vermiyor.
Bir gün, kalbi %45 lerde çalışan bir hasta geldi. Doktorlar 70 li yaşlardasın, yapacağımız bir şey yok demiş. Hasta idare ediyordu. Bu hastanın önce boynundaki atlas kemiğine müdahale ettim metafizik olarak. C1 atlas kemiği sağa doğru 2mm kaymıştı ve burada araya sıkışan sinirler kalp kaslarının ve kalbin düzgün çalışmasını engelliyordu. Sonra kalpteki kılcal damarlardaki tıkanıklıklara müdahale ettim. Kalp %70lere çıktı. Bunu da kendisine söyledim. Doktoruna beni doğrulamak için gittiğinde doktoru şaşırmış. "Ne yaptın da düzeldi" diye sormuş. Bu doktor sonra beni aradı ve tanışmak için randevu alıp geldi. Hiç unutmadığım vakalardan birisidir. Kardiyoloji Uzmanı ofisime geldi ve dedi ki "Ekrem bey, bana bakınca ne görüyorsunuz, ne sorunum var?" Kalbinde sorun olduğunu, kılcal damarların bazılarının tıkalı olduğunu buna bağla baş ağrısı ve uykusuzluk sorunu yaşadığını söyledim. Şaşırdı, çünkü o sırada başı ağrıyormuş. Elimi kalbine yaklaştırdım ve tüm sorunlar birkaç dakikada düzeldi. Baş ağrısı azalmaya başladı. Muhabbetimiz bittiğinde baş ağrısı geçmişti. Bu doktor ile hale görüşüyorum. Bu doktor geldiği dönemde yanlış hatırlamıyorsam seans ücretim 1500TL ydi.
Hastalar haklı olarak şunu duymak istiyor: "Kesin çözüm mü?" Ben sekreterime böyle diyeni ikna etmeye çalışma, gelmesin diyordum. Çünkü şifayı verecek Allah demek çoğu kişi için bir şey ifade etmiyor. Yılların tecrübesi ile ben seans ücretini kişinin alacağı sonuca göre belirlemeyi bıraktım.
Seans ücretini zamanla arttırdım. Hatta bir gün bana eski bir hastam mesaj atmış: "Hani seans ücretin her zaman 0,8gram altın olacaktı, sen 20.000TL yapmışsın" diye. Eski Ekrem şunları düşünüyordu: ulaşılabilir olman lazım, herkes gelmeli, fiyat yüksek olmasın, hakkında kötü düşünmesinler. Bir de enteresan bir şey fark ettim, seans ücretini arttırınca yapabildiklerim arttı. Yani Allah'ın bir kanunu öğrendim. Karşılığını almadığın bir şeye vesile olamazsın. "Ben ne hocalara gittim, 1 kuruş almıyorlardı sadece Allah rızası için yapıyorlardı" diyen bir kadına dedim ki o 1 kuruş almayan hiç bir hoca sendeki şu şu şu sorunları görememiş diyerek sorunlarını saydım. Bir de para almak, bu işi Allah rızası için yapmaya mani değil. Bir sahabe, fatiha okuyup şifalanmasına vesile olduğu bir kabile reisinden çok sayıda hayvan istiyor bedel olarak ve bu duruma peygamber efendimiz (SAV) tebessüm ederek onay veriyor. Umre turu düzenleyenler de Allah rızasını gözetiyor ama bir bedel alıyor. Bedel almak, Allah rızasına mani değil diyerek izah etsem de kadın ikna olmadı. Çünkü kalıplaşmış bir inanç ve ön yargı vardı.
İnsanlar kolay ve ekonomik bir şekilde şifalansın istiyorum ama zahmetsiz rahmet yok. Yeni bir cihaz üzerinde çalışmalar yapıyordum. Bu cihaz da tamamlandı. Bu günlerde prototip kurulumu yapılacak. Sevdiğim kişiler ile ilk testleri yapacağım. Benden seans almak isteyen bedelini öder gelir. Ama herkes hızlı ve ekonomik bir şekilde iyileşmek istiyor. Bunu ben değil de bir cihaz yaparsa hem şifacı az yorulur hem daha çok insana ulaşılır düşüncesindeyim.
Bu cihaz hazır olduğunda, hasta kişi gelecek, cihaza girecek. Cihaz tam tepeden beynine 3 farklı program yükleyecek. İlk program sağlık ile ilgili olacak, tüm sorunlarını tedavi için. İkinci program ve üçüncü program sır :) Ama memnun olmayan kalmayacak inşallah. İnsan gücünü en aza indirmek lazım ki hastanın ödeyeceği bedeli en aşağıda tutabilelim.
10 dakikadan kısa bir sürede bu şifalanma süreci bitecek ve kişi sağlığına güzelliğine kavuşacak inşallah. Üstelik herkesin ulaşabileceği bir fiyat ile olacak.
Bu cihazı ilk deneyimleyenlerden olmak ister misiniz?