Bir Şifacı: İbrahim Saraçoğlu
- Ekrem Deniz
- 12 Tem
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Tem
Size bugün sevdiğim bir şifacı olan İbrahim Adnan Saraçoğlu'nun şifa kanalları hakkında bilgi vereceğim. Bence kendisi Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı olmayı Profesör unvanı sebebiyle değil bu söyleyeceğim özelliğinden dolayı hakkediyor.
Her şifacının bilgiye ulaşma şekli farklıdır. Eğer Ekrem Deniz Şifa sistemini kullanan bir şifacıysanız ve sol elinizde bir yeşil elma varsa ve bu elma ile ilgili malumat edinmek istiyorsanız ve “içinizden bu elma C vitamini içeriyor mu “ diye sorgulama yaptığınızda (düşündüğünüzde), “Evet bu elma C vitamini içeriyor” şeklinde bir his olacaktır, cevap gelecektir.
Peki bu süreç arka planda nasıl işliyor? İçinizden duyduğunuz bu kendi sesiniz, yanılsama mı, his mi, hayal mi?
Mesela siz, sayın Saraçoğlu'na "en doğru incir kürü nasıl hazırlanır" diye soru sormaya başlarken beyninin hipotalamus kısmından yukarı doğru uzanan enerjisel bir kanal var. Bu kanal çift yönlü çalışan bir kanaldır ve hemen tetiklenir, beyin araştırmaya hazır hale gelmeye başlar. Soruyu sorduğunuz anda incir kürü ile ilgili kendisinin mevcut tecrübe ve bilgileri de dahil tüm veriler bu kanaldan iletilir. Sonrasında yukarıdan beynin amigdala kısmına uzanan bir başka kanaldan bilgiler gelir. Ama sadece sorduğunuz soru ile ilgili bilgi gelmez, Saraçoğlu'nun tecrübelerine ve ilmine göre şekillenmiş bir şekilde bilgi paketi gelir. Yani bilgi alma imkanı bir tıp doktorunda açıksa bu soruyu sorduğunda bilgiler tıbbi teknik terimlerle gelir. Kişi bir kimyacı ise gelen bilgide kimyasal terimler de yer alacaktır.
Eğer siz Saraçoğlu'na "incir kürü benim için faydalı mı" diye soru sorarsanız, bir şifacı olarak kendisinin 3.gözünden sizin bedeniniz taranır, incelenir ve elde ettiği veriler ile bilgiler bu kanallardan iletilir. Eğer faydalı değilse "hayır, incir kürünü kullanma çünkü vücudunda şu şu sorunlara sebep olabilir. Yan etkileri şunlardır, dezavantajları bunlardır" vb. şeklinde bilgi gelecektir.
Şifacılıkla ilgilenmeye başladığımda karşımdaki kişiye ne sorunu var diye niyet ederek baktığımda, kişinin boynunda sorun varsa, sadece boynunda 1 noktada sorun var şeklinde his geliyordu. Bir fizyoterapi uzmanı arkadaşım, sana ben anatomi dersi vereyim dedi; elinde iskelet insan maketi ve anatomi kitapları ile bana temel anatomi bilgisini anlattı. Bu anlatımdan sonra boynunda sorun olan birisi geldiğinde artık gelen bilgi (his) boynunda sorun var şeklinde değil, “C3 omuru sağa doğru 3mm disfonksiyon kayma var” şeklinde olmaya başladı. Yani bir şifacı sorguladığı konuya ne kadar hakimse, içine gelen bilgi o kadar detaylı olacaktır. Sırf bu yüzden keşke üniversitede tıp okusaydım dediğim anlar çok olmuştur.
İbrahim Saraçoğlu, kimya mikrobiyoloji ve biyoteknoloji üzerine eğitimler almış bir şifacı olduğu için gelen hisler daha kapsamlı olacaktır. Kendisine bu şekilde bilgilerin geldiğinin farkında olduğunu sanmıyorum. Muhtemelen yıllardır "içime doğan şeyler hep doğru çıktı" diye düşünüyordur.
Yukarıdaki elma örneğine geri dönmek isterim; elinize aldığınız elmanın içerisindeki her maddenin (vitamin, mineral vb.) enerjisi olduğu için elmada kaç farklı enerji var dediğimde 90-95 gibi bir cevap alabilirsiniz. Mevcut teknolojik cihazlarla elma araştırıldığında “A, B kompleks, C, E, G ve K vitamini; potasyum, magnezyum, bakır, çinko, sodyum, manganez, demir, kalsiyum mineralleri içerir.” şeklinde sonuçlar çıkar. 90 küsur maddeden en fazla 35 tanesi tespit edilebiliyor. Yani müspet ilimler, metafizik ilimler ile beraber el ele verse çok daha iyi ve hızlı sonuçlar elde edileceğine inanıyorum. İbrahim Saraçoğlu'nun başarısı bunun bir örneğidir.
İyi bir şifacı, iç sesini iyi dinlemelidir. Bunun için başkalarına değil, kendisine hergün şifa çalışması yapmalıdır.